Yağlı Güreş

09-04-2022 15:56
Yağlı Güreş
Yağlı Güreş

Yağlı güreş, geleneksel bir Türk sporudur. Güreşçiler vücutlarına yağ sürerek güreştikleri için bu şekilde adlandırılır. Müsabakalar "Er Meydanı” denilen alanlarda yapılır. Güreşçilerin vücutlarının yağlanması nedeni ile birbirlerini tutmaları zorlaştığından, büyük güç ve ustalık gerektiren bir spordur.

Bugün resmî müsâbakalarda yer alan Serbest ve Greko-Romen güreş türlerinin dışında, sırf millî geleneklerimiz arasında yer alan yağlı güreş ise, Türklerin Anadolu’dan Rumeli’ye geçtikleri tarihten beri memleketimizde yapılagelen bir güreş türüdür. Bugün, yurdumuzda yağlı güreş, düğünlerin, panayırların, mola veren askerî birliklerimizin en önemli eğlencesidir. Her yıl, Haziran ayında Edirne’nin Sarayiçi mevkiinde yapılan tarihî Kırkpınar güreşleri, Süleymân Paşa komutasında, bir gece Çanakkale Boğazı'nı geçerek, Gelibolu’ya çıkan ve Rumeli fetihlerine katılan Müslüman kırk Türk yiğidinin hâtırasını anmak gâyesiyle yapılmaktadır.

Osmanlı Devleti zamanında saray dışında yapılan güreş müsabakaları; panayırlarda, düğünlerde, bir hayır kurumu yararına veya bu işi meslek edinmiş kişilerin özel yer ve salonlarında yapılırdı. Ayrıca düğün ve Ramazan güreşleri adı altında düzenlenen etkinlikler de yapılmıştır. Buna örnek: Koca Yusuf, Büyük Cemre, vb.

Kırkpınar Yağlı Güreş Festivali, 2010 yılında UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Miras Temsili Listesine ülkemiz tarafından kaydettirilmek suretiyle tüm dünyaya duyurulmuştur.

Boy ve Kategorileri
Yağlı güreş organizasyonlarında geleneksel, birinci sınıf güreşler ve mahalli güreşler olmak üzere iki tür uygulanması yapılır[4]:

Geleneksel organizasyonlarda boylar aşağıdaki gibi düzenlenir:

Minik bir boy
Minik iki boy
Teşvik Bir Boy
Teşvik iki Boy
Tozkoparan boyu
Ayak Boyu
Deste Küçük Boy,
Deste Orta Boy,
Deste Büyük Boy,
Küçük Orta Küçük Boy,
Küçük Orta Büyük Boy,
Büyük Orta,
Başaltı,
Baş.
Mahalli organizasyonlarda boylar aşağıdaki şekilde düzenlenir:

Minik bir boy
Minik iki boy
Teşvik Bir Boy
Teşvik iki Boy
Tozkoparan boyu
Ayak Boyu
Deste Küçük Boy,
Deste Büyük Boy,
Küçük Orta Küçük Boy,
Küçük Orta Büyük Boy,
Büyük Orta,
Başaltı,
Baş.
Sporcular ve turnuvalar çeşitli kategorilere ayrılır.

Organizasyonlar küçükten büyüğe doğru olmak üzere: Bayram şenlik ve düğün güreşleri; mahalli (piyasa) güreşleri; birinci sınıf güreşler ve geleneksel güreşler gibi farklı seviyelerde düzenlenir.

Yağlı Güreş Oyunları
Yağlı Güreşlerdeki oyunlar; ayakta yapılan oyunlar ve yerde yapılan oyunlar olarak maksatlarına göre, Elense, İç tırpan, dış tırpan, kazkanadı, ayakta güreşi bağlama, budama, paça, kazık, kepçe, ters kepçe, kılıç atma, payanda, kemane, kemane çekme, kol bastı, tilkikuyruğu, köpek kuyruğu, yerde sürüme, köstek, künde (oturak kündesi, ayak kündesi, şark kündesi, bel kündesi), boyunduruk, kurt kapanı, yanbaş ve kombine oyunlar paça kazık, ellerin kenetlenmesi, sarma, cezayir sarması gibi sıralanabilir.

Müsabaka Süresi Ve Kazanma Şartları
Yağlı güreşte müsabaka süresi genelde 40 dakikadır.Bu sürede galip gelen belli olmadığı takdirde süresiz olarak uzatmaya gidilir. İlk puanı alan güreşçi galip gelmiş olur.

Yağlı güreş turnuvaları
Son dönemlerde yapılan 4 büyük turnuva yapıldığı tarih sırasıyla: Kumluca, Kırkpınar, Kurtdereli ve Elmalı güreşleridir.

Kırkpınar Yağlı Güreşleri Edirne
Elmalı Yeşilyayla Yağlı Güreşleri Antalya
Kurtdereli Yağlı Güreşleri Balıkesir
Kumluca Yağlı Güreşleri, Antalya
Düzenlenen diğer turnuvalar:

Geleneksel Çardak Yağlı Pehlivan Güreşleri - Çanakkale
Silivri Belediyesi Yağlı Pehlivan Güreşleri - İstanbul
Biga Kurtuluş Günü Yağlı Güreşleri - Çanakkale
Geleneksel Hünkar Çayırı Yağlı Güreşleri - Kocaeli
Hüseyin Çokal Yağlı Pehlivan Güreşleri - Denizli
Merkezefendi Belediyesi Yağlı Pehlivan Güreşleri - Denizli
Ulugazi Yağlı Pehlivan Güreşleri - İstanbul
Köyceğiz Yağlı Pehlivan Güreşleri - Muğla
Manavgat Yağlı Pehlivan Güreşleri - Antalya
Geleneksel Yuntdağı Yağlı Pehlivan Güreşleri - Manisa
Ödüller
Kırkpınar ve Elmalı'da dereceye girenlere madalya ve kupa verilir. Baş kategorisi birincisine ise madalya ve kupaya ek olarak altın kemer takılır. Başpehlivanlık unvanı olarak gelecek yıla kadar taşıması için emanet edilir.

Altın Kemer
Kırkpınar’da ilk kemer uygulaması, Kurtdereli Mehmet Pehlivan’ın vefatı üzerine, 1939 yılında Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü’nün başpehlivanlığı kazanacak olan güreşçiye bir sene kalmak üzere bir "Kurtdereli kemeri” uygulaması ile başlamıştır. Kemerin halkalarına zincirlerle asılı on yazısız madalya mevcut olup bunlara her sene kazanan başpehlivanın adı yazılacaktır. Bu kemer on sene sonra en az üç defa ismini yazdırmağa muvaffak olan başpehlivana hediye edilmesi kararlaştırılmıştır. Bu kemeri 1939, 1940 ve 1941 yıllarında başpehlivan olan Tekirdağlı Hüseyin Alkaya almıştır. Ancak bu kemer altın dan değildir.

Geleneksel Tarihi Kırkpınar Yağlı Güreşlerinin en büyük ödülü olan Altın Kemer uygulaması ilk defa 1960 yılında Edirne Belediyesi tarafından hazırlanmış ve uygulamaya konulmuştur. Altın kemer bir pehlivanın güreş hayatının zirve noktasıdır. Kırkpınar yağlı güreş festivali için özel hazırlanmıştır. 22 ayar altından olup, yaklaşık 1,400 gr ağırlığındadır.

Üç yıl üst üste Türkiye’nin Başpehlivanlığı unvanını alan Başpehlivan Edirne Belediye Başkanlığının ortaya koyduğu yaklaşık 1.400 gr ağırlığındaki altın kemerin sahibi olmaktadır. Altın kemer ilk defa 1960 yılı başpehlivanı İbrahim Karabacak’a takılmıştır. Bugüne kadar bu kemere 1966, 1967 ve 1968 yılları başpehlivanı Ordulu Mustafa Bük, 1976 1977, 1978 yılları başpehlivanı Karamürselli Aydın Demir, 1982, 1983, 1984 yılları başpehlivanı Denizlili Hüseyin Çokal sahip olmuştur. Karamürselli Başpehlivan Ahmet Taşçı'da, 1990, 1991, 1992 ile 1995, 1996 ve 1997 yılları arasında üst üste iki dönem Başpehlivan olduğundan Altın Kemer'in iki defa daimi sahibi olmuştur.

Kıspet
Kıspet sözcüğü Arapça "kisvet” kelimesinden gelmekte olup belden aşağı giyilen giysi anlamına gelmektedir. Yağlı güreşe çıkan her pehlivanın güreş malzemesinin başında "Kıspet” gelir. Manda, dana, malak, keçi, sığır gibi hayvanların derisinden yapılan, bel kısmı dört parmak genişliğinde ve kalın olan bir alt giysisidir.

Kıspet, kasnak, hazne, arka, oyluk, paça, şiraze, ayna bölümlerinden oluşmaktadır.

El sanatları alanında yaratıcılığın önemli bir simgesi olarak pehlivanların güreşlerde giydiği kispet; sağlıklı hayvanların derilerinden yapılan, belden diz altına kadar uzanan, dar paçalı kıyafetlerdir. Festivalde pehlivanlar tarafından özel olarak giyilen bu kıyafet, az sayıda ustanın el sanatı alanındaki inceliklerini sergilemektedir. Kispet yapımında derin bir bilgi ve beceriye sahip olan İrfan Şahin, 2012 yılında gerçekleştirilen ödül töreniyle Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından "Yaşayan İnsan Hazinesi” ilan edilmiştir.

Geleneksel el sanatlarımız içinde yer alan kispet ve kispet ustalığı yağlı güreşlerin çok önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Türkiye’nin meşhur kispet ustaları arasında en eski olanı Nazif Usta’dır. Ondan sonra Yeşil Hafız, Telaşeli Mehmet Usta, Balıkesirli Hidayet Başsaraç ve çırağı Bigalı İrfan Şahin, İrfan Usta, Bigalı Mehmet Derse ve Samsunlu Uğur Kesen yer almaktadır.

Kırmızı Dipli Mum
Kırkpınar’ın davet simgesi Kırmızı Dipli Mum’dur. Kitle iletişim araçlarının yaygın olmadığı dönemlerde Kırkpınar Ağası tarafından kırmızı dipli mum Mart ayından itibaren kasaba ve köylere, pehlivanlara ve tanınmış kişilere gönderilir ve bu kişiler Kırkpınar'a davet edilirdi. Halk arasında sıkça kullanılan "kırmızı dipli mumla çağırmak” deyimi de buradan gelmektedir. Kırkpınar'ın olmazsa olmazlarındandır. Bugün sembol olarak kullanılmaktadır.

Günümüzde Edirne Belediye Başkanı, Edirne Valisi ve Kırkpınar Ağası ile birlikte devlet protokolünü Ankara'da makamlarında ziyaret ederek, kendilerini kırmızı dipli mum ile Kırkpınar Yağlı Güreşlerine davet etmektedir.

Kent esnafıda davul-zurna eşliğinde ziyaret edilerek kırmızıdipli mum ile Kırkpınar Yağlı Güreşlerine davet edilmektedir.

Zembil
Zembil, sadece kispet taşımak için kamıştan ve özel bir tezgâhta el ile yapılan çanta biçimli geleneksel bir el sanatı ürünüdür. Farsça bir kelimedir. "Küçük Sepet” anlamına gelmektedir. Güreş terminolojisinde "kındıra veya saz gibi su bitkilerinden pehlivanların kispetlerini taşımak ve muhafaza etmek için kullandığı çanta” demektir. Zembilcilerin piri, zembil örüp emeği ile geçinen Hz.Süleyman’dır.

Cazgır
Güreş terminolojisinde Cazgır; Güreşten iyi anlayan, oyunların sonuçlarını önceden tahmin edebilen, pehlivanların özelliklerini, yaptıkları oyunları, daha önce aldıkları başarıları bilen ve dua okuma kabiliyetine sahip görgülü kimseye denir.

"Salavatçı” da denilen "Cazgır”, yağlı güreşlerdeki tüm pehlivanları adları, şanları, güreş oyunlarındaki hünerleri ile birlikte seyircilere uygun mısra ve dualarla tanıtan, izleyicileri coşturan, onları güreşe davet eden ve güreşleri başlatan kişidir.

Salavat, Yağlı güreşlerde cazgırın pehlivanları meydana salmadan söylediği manzum övgü ve ikaz dolu sözlere denir.

Cazgırın bütün pehlivanları yakından tanıması, eşleştirme (her bir güreşçinin rakibinin belirlenmesi) yaptığı sırasında dualarını okurken pehlivanların kuvvetli yönlerini söyleyerek rakibini uyarması, nasihat etmesi gerekir. Sesinin gür olması, dua kurallarına uygun mısralar düzmesi özelliklerinden başta gelenleridir.

Cazgır, meydanda birliği sağlamaya çalışır, pehlivanları ortak bir ruh etrafında tutmaya gayret eder. Konuşmaları, heyecan verici ve uyarıcı bir etki yapar. Cazgır, salavat denilen duaları müzikal bir biçimde seslendirerek pehlivanlar ve izleyiciler üzerinde coşturucu rol oynamaktadır. Cazgırlık bir meslek olarak görülür ve mutlaka usta - çırak ilişkisi ile cazgır olunur. Cazgırların da geleneksel giysileri vardır.

Yağcı
Kırkpınar güreşlerini diğer güreşlerinden ayıran, pehlivanların yağlanarak güreş yapıyor olmasıdır. Yağsız Kırkpınar düşünülemez. Yağlı güreşte rakibi tutmak ve kavramak için daha fazla güç sarf etmek gerekir. Dolayısıyla Yağlı güreşte başlıca unsur kaba kuvvet olmaktan çıkar, ustalık ve motivasyon önemli unsurlar olarak ön plana çıkar. Kırkpınar'da pehlivanların yağlanma işi, onlara yağ veren Yağcılar aracılığıyla yapılır.

Bezci
Yağlı güreşler esnasında, kızgın güneş altında gözlere yağ kaçması, pehlivanlar için zor bir durumdur. Çünkü gözleri yanan pehlivanlar, güreşe devam edemezler. İşte bu sırada alan çevresinde bekleyen "Bezciler", güreşçilerin imdadına yetişirler. Bunun için de bezcilerden bez istenir, önce tülbentlerden almak için de yine güreşmekte olduğu rakibin izni gerekir. Aksi yapıldığı takdirde bez alarak gözünü silmekte olan bir güreşçiye rakibi dalıp yere indirebilir. Hatta gücü yetiyorsa yenebilir ki, bu galibiyet geçerlidir.
(https://tr.wikipedia.org/wiki/Ya%C4%9Fl%C4%B1_g%C3%BCre%C5%9F)
IdeaSoft® | Akıllı E-Ticaret paketleri ile hazırlanmıştır.